1961 yılında Mustafakemalpaşa Demirdere Köyü’nde doğup; bir köylü kızın, öğretmen olma hikayesi…
Mustafakemalpaşa’lı Öğretmen Kadriye Yılmaz Civelek’in hikayesini; Emekli Eski Öğretmen, Öğretmen Davut İlkokul eski Müdürü Kemal Duman’ın paylaşımından okuyalım.
“1961 Türkiye’si…
İlkokulu yeni bitirmiş bir kız çocuğu. Bundan sonra eğitim görme şansı hiç yok..! Çünkü böyle bir adet yok toplumda… Babası ve annesi Onu başka bir yere gönderme cesaretini de zaten gösteremez..! Ancak bir mucize oluyor. Köy öğretmenleri günlerce uğraşarak ailesini ikna ediyorlar. Kız çocuğu sınavlara giriyor. Savaştepe Öğretmen Okulu’nu kazanıyor…
Bu kez de gönderelim mi göndermeyelim mi kaygısı başlıyor. Çünkü okulda hem erkek hem de kız öğrenciler okuyor. Yani karma bir okul…
Sonunda baba bütün cesareti ile: “Benim kızım okumalı..!” Diyor ve gönderiyor. Köyden okumaya giden ilk kız çocuğudur bu öğrenci.
Yıllar sonra tayin olduğu bir köyde müfettişin biriyle bu konuyu konuşuyorlar. Ahmet Hamdi Toprak isimli bu müfettişin çok ilgisini çekiyor hikaye. Genç öğretmenin babasının köyünü ve ismini öğreniyor. Bir zaman sonra da o köye gezmeye gidiyor… Köy kahvesine gelen bu fotörlü, pardesülü, kravatlı, elinde çantası olan adamı gören köylüler ürküyorlar. İçlerinden biri cesaretini toplayarak:
“Hoş geldin beyim, birini mi aramıştın..!” Diye soruyor. O da kendini tanıttıktan sonra: “Bana bu köyde Celil’in Hüseyin diye biri varmış, Onu bulun getirin..!” Diye sertçe cevaplıyor.
Köylüler birbirlerine bakınıyorlar. Ancak emir demiri keser..! Gidiyorlar, Celil’in Hüseyin’e haber veriyorlar: “Seni böyle böyle birisi kahve önünde bekliyor..!” Diyorlar. Celil’in Hüseyin ‘acaba kızım bir yanlış mı yaptı’ düşüncesi ile apar topar kahve önüne geliyor: “Buyurun beyim, beni çağırtmışsınız..!” Diyecek oluyor…
Müfettiş hızla ayağa kalkıyor. Gelenin iki elini birden tutuyor ve ani bir hareketle öpüyor. Celil Hüseyin de köylüler de şaşkındır. Ne olduğunu anlamamışlardır.
Müfettiş:
“Senin bu köyden ilk defa bir kız çocuğunu okumaya gönderdiğini öğrendim. Çok memnun oldum. Sadece bu yüzden seni ziyarete geldim. Tebrik etmeye geldim. Senin gibi babalar olduğu sürece Türkiye Cumhuriyeti Devleti var olmaya devam edecektir…” Diyor.
Celil’in Hüseyin de köylüler de şaşkındır. Kızını öğretmen okuluna gönderdikten sonra yapılan dedikodular sebebiyle, 6 ay kahveye ve insan içine çıkamayan baba, sevinçten sarhoş gibidir. Çektiği sıkıntıları bir anda unutur.
Bu baba, 1974 Kıbrıs Çıkarması’nda tek oğlunu Kıbrıs’ta şehit veren, cenazesini dahi memleketine getiremeyen, köy mezarlığında Ona boş bir mezar yaptıran, vefat edene kadar da Şehit Oğlu Aziz’in hatırasını her gün o boş mezarı ziyaret ederek yerine getiren Mustafakemalpaşa’nın Demirdere Köyü’nden Celil’in Hüseyin Yılmaz’dır.
Kızı da bugünlerin Kadriye Yılmaz Civelek Öğretmeni’dir.”