DOLAR
34,3426
EURO
37,4051
ALTIN
3.021,41
BIST
8.663,88
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Bursa
Açık
15°C
Bursa
15°C
Açık
Çarşamba Açık
17°C
Perşembe Parçalı Bulutlu
18°C
Cuma Hafif Yağmurlu
17°C
Cumartesi Az Bulutlu
17°C

Kim Suçlu, Kim Güçlü?

Eftal Çeki Eğitim-İş Sendikası Mustafakemalpaşa Temsilciliği adına basın açıklamasında bulundu.

Kim Suçlu, Kim Güçlü?
Yavuz Süt Mamülleri Mustafakemalpaşa

Eğitim-İş Sendikası Mustafakemalpaşa Temsilciliği adına basın açıklamasında bulunan Eftal Çeki ‘Kim Suçlu, Kim Güçlü?’ adı altında kamuoyuna duyurulmak üzere basın açıklamasında bulundu.

Çeki açıklamasında, ‘Hatırlanacağı üzere bir süre önce; Konya Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından düzenlenen bir seminerde görevli bir ilköğretim müfettişi, ‘Derslerde öğrencilere ‘Atatürk kimdi?’ diye soruyorum. Onlar da ‘Atatürk bizi düşmandan kurtardı’ diyor.

Öğretmenler yıllardır derslerde Atatürk’ün herkesi kurtardığını anlatıyor. Sizin yerlere göklere sığdıramadığınız Atatürk beni kurtarmadı. Ben 55 yaşındayım. Ben doğmadan 20 yıl önce ölen biri beni nasıl kurtarır’ şeklinde alaycı ve son derece sığ bir yaklaşım ortaya koyarak Büyük Kurtarıcı’yı küçültmeye, aşağılamaya yönelik açıklamalarda bulunmuştu.

Haddini bilmez ilköğretim müfettişi, görevlerini layıkıyla yapmaya çalışan öğretmenlere sataşmış ve onları, öğrencilere Atatürk sevgisini aşıladıkları için tenkit etmişti.’diye başladığı açıklamasına şöyle devam etti.

‘Öğrencilerin ‘Atatürk bizi düşmandan kurtardı’ şeklindeki masum algılarını tartışmaya açarak, demokratik laik cumhuriyeti ‘biz’ diyebilecek kadar sahiplenmelerinden rahatsızlık duyduğunu açıkça ortaya koymuştu. Konudan haberdar olan sendikamız Konya Şubesi Başkanlığı, resmi görevi başında Atatürk’ün manevi şahsiyetine hakaret eden ilgili hakkında suç duyurusunda bulunmuş; yapılan yargılama sonunda, Atatürk’e, ilköğretim müfettişliği statüsünü kullanarak saygısızlık yapan şahıs, ‘Atatürk’ün manevi şahsiyetine hakaret’ suçu nedeniyle 1 yıl hapis cezasına mahkûm edilmişti.

Tüm bu yaşananlar sonrasında Milli Eğitim Bakanlığı ise, konumu gereği eğitim politikalarının işleyişini denetlemekle görevli bu şahıs hakkında soruşturma açmayı dahi gerekli görmemişti.

MEB’in kollayıcı tutumu üzerine Genel Başkanımız Yüksel Adıbelli, 11 Ocak 2007 tarihinde bir basın açıklaması yapmıştı. Basın açıklamasında ‘Atatürk’e hakaret ettiği gerekçesiyle mahkûm edilen ilköğretim müfettişi hakkında hiçbir işlem yapılmamasını eleştirerek, ilgilinin derhal görevden alınmasını talep etmiş ve şer odaklarının sözcülüğünü yapan bu kişinin öğrenci ve öğretmenlere vereceği bir şey bulunmadığını’ ifade etmişti.

‘Belge getirin, gereğini yaparım’ diyen Milli Eğitim Bakanı’nın yargı kararına rağmen, görevinin gereğini yapmamasını eleştirmişti.

Basın açıklamasını takiben, Eğitim İş Genel Başkanı Yüksel Adıbelli’nin görevinden alınmasını talep ettiği kişi, Genel Başkanımız aleyhinde suç duyurusunda bulunmuştur.

Konya Cumhuriyet Başsavcılığınca suç duyurusunu incelemekle görevlendirilen Cumhuriyet Savcısı, hukukçu olması nedeniyle bizatihi kendi görev ve yetkisi alanına giren bir konuda, Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun açık hükümlerine aykırı biçimde, ‘Araştırma Görevlisi’ unvanına sahip bir hukuk fakültesi mezunundan hukuki görüş almış ve bir sayfadan ibaret ve hiçbir hukuki tahlil ve irdeleme içermeyen görüş doğrultusunda Eğitim İş Genel Başkanı’nın cezalandırılması istemiyle iddianame tanzim etmiştir.

Savcılık makamı, Atatürk’e hakaret eden ilköğretim müfettişine ‘şer odaklarının sözcüsü’ denilmesinin hakaret suçunu; açıklamanın bütün olarak ise yargılamayı etkilemeye teşebbüs suçunu oluşturduğunu iddia ederek Eğitim İş Genel Başkanı’nın Türk Ceza Kanununun ilgili hükümleri uyarınca cezalandırılmasını talep etmiştir.

Yapılan yargılama sonunda Konya 2. Asliye Ceza Mahkemesi, Büyük Önder Atatürk’ü kamu kaynaklarıyla yapılan bir seminerde aşağılamaya cüret eden şahsa ‘şer odaklarının sözcüsü’ denilmesinin şahsın kişilik değerlerine saldırı olduğu ve dolayısıyla şahsı incittiği kabulü ile Yüksel Adıbelli’yi suçlu bulmuştur.

Ek olarak suçun, Atatürk’ü aşağılayan sözlerin sahibi olan ilköğretim müfettişinin ‘görevi nedeniyle işlendiğine’ karar vererek cezayı ağırlaştırmış ve sonuçta Eğitim İş Genel Başkanı Yüksel Adıbelli’yi 11 ay 20 gün hapis cezasına mahkûm etmiştir.

Konya 2. Asliye Ceza Mahkemesi devamla, aynı fiili koşulların oluştuğu her ortamda ve bedeli ne olursa olsun tepkisini yeniden ortaya koyacağını açık açık savunmalarında ifade eden Yüksel Adıbelli’nin, aynı fiili bir daha tekrarlamayacağı yönünde kanaate ulaşıldığından bahisle ‘hükmün açıklanmasını geri bırakmış.’tır.

Hüküm açıklanmadığı için Yüksel Adıbelli’nin kararı temyiz edebilme hakkı ortadan kalkmıştır. Karara karşı vicdanımızın verdiği tepkiyi, hukuk devletine ve yargılama makamına duyduğumuz saygı nedeniyle ifade etmekten imtina ediyoruz.

Ancak süreç hakkında kamuoyunun sağlıklı bir değerlendirme yapabilmesi için bazı hususları ifade etmekte zaruret vardır. Son dönemde, Cumhuriyetimizin kuruluş felsefesinin temelini oluşturan ulus devlet ve üniter devlet yapısına ve yine Cumhuriyetimizin temel nitelikleri olan, demokratik, laik, sosyal ve hukuk devleti niteliklerine yönelik sistemli saldırıların arttığı bilinen bir gerçektir.

Ülkemiz, tarihinde hiç olmadığı kadar yoğun ve sistematik bir saldırının hedefi getirilmektedir. Kıtalar ötesinden yazılan senaryoların, yerel figüranlar bulmakta güçlük çekmemesi içinde bulunduğumuz tabloyu olduğundan daha da fazla katlanılamaz kılmaktadır.

Üniter devlet yapısına, ulusal birlik ve bütünlüğümüze yönelik bu sistemli saldırılar, adeta bir hakmışçasına kutsanmakta ve buna karşılık ulusal birlik ve bütünlüğe yönelik bu saldırıların bertaraf edilmesi ve etkisiz kılınması ise demokrasiye müdahale olarak değerlendirilmeye çalışılmaktadır.

Bu çabanın bir gereği olarak yandaş medya eli ile kitleler hareketsizliğe, tepkisizliğe ve kayıtsızlığa sürüklenmeye çalışılmakta; ekonomik-siyasal ve sosyal sorunların gözlerden kaçırılması sağlanmaya çalışılmaktadır. ‘Dinsel ayrımcılık’ ve ‘etnik ayrımcılık’ kısırdöngüsüne bilinçli bir şekilde yerleştirilmiş bir Türkiye’nin, bu kuşatılmışlık zincirini kırması yaşamsal bir önem arz etmektedir.

Cumhuriyetimizin kuruluş felsefesinin temelini oluşturan ulus devlet ve üniter devlet yapısına, ulusal birlik ve bütünlüğümüze; Cumhuriyetimizin temel nitelikleri olan, demokratik, laik, sosyal ve hukuk devleti niteliklerine sahip çıkmak ve korumak, kendisini Türk ulusunun bir ferdi olarak hisseden ve düşünen herkese ama herkese düşen bir görevdir.

Bizler Eğitim İş’i bu görev bilinciyle kurduk. Atatürk ve cumhuriyet düşmanı odakları şer odağı olarak tanımlamak suç ise eğer, ilan ediyoruz buradan ve ihbar ediyoruz kendimizi; bizler bu suçu her zaman ve her koşulda işlemeye devam edeceğiz.

Bu uğurda bedel ödemeyi göze alamadığımız gün, Eğitim İş tabelasını söküp yere indireceğimiz gün olacaktır. Kamuoyuna saygı ile duyurulur.’

Dostmedya Haber’i sosyal medyada takip ederek, son dakika Mustafakemalpaşa Haberleri’ne anında ulaşabilirsiniz.